|
|
|
OSMANCALI KÖYÜ FOSİL ÇAM AĞAÇLIĞI - MANİSA
Ege Bölgesi’nde yer alan Manisa ilinin Yunusemre ilçesine bağlı Osmancalı köyünü kapsar. Osmancalı köyü kuzeydoğu-güneybatı uzantılı volkanik Yunt dağı kütlesinin eteklerinde dağ içi ovasında konumlanmıştır. Araştırma alanının kuzeyinde Yunt dağı kütlesinin yüksek tepeleri, güneyinde Dumanlı dağ volkanik kütlesi, batısında Güzelhisar barajı, doğusunda ise Manisa ovası yer alır.
Taşlaşmış ormanlar, dünyada nadir olarak görülen geçmiş jeolojik zamanlarda ağaç kalıntılarının topluca taşlaştığı (fosilleştiği) alanlardır. Taşlaşmış ormanlar geçmiş jeolojik zamanların iklim şartlarını, bitki formasyonlarını, biyocoğrafyasını, ekolojisini yansıtması nedeniyle bulunduğu bölgenin milyonlarca yıllık geçmişine ışık tutmaktadır. Başka bir ifadeyle paleoekoloji, paleocoğrafya, paleobotanik ve paleobiyocoğrafya açısından önemli bir veri kaynağını oluşturmaktadır. Geçmişe ışık tutmasının yanı sıra nadir bir fosilleşme süreci olması, oluşumları ve görünümleriyle insanların ilgisini çekmesi günümüzde bu alanların önemli bir jeoturizm destinasyonu olarak değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır.
Taşlaşma, başka bir deyişle petrifiye Yunanca ’da ‘petro (taş)’ sözcüğünden gelmektedir. Taşlaşma bir fosilleşme sürecidir. Fosilleşmenin gerçekleşebilmesi ve fosillerin günümüze kadar ulaşabilmesi zor bir süreçtir. Özellikle denizel ortamdaki fosilleşme ile karasal ortamdaki fosilleşme süreçleri karşılaştırıldığında bu durum karasal ortamda çok daha zor bir süreci gerektirir.
Taşlaşmış ormanların oluşumu fosilleşme sürecindeki gibi birbirini izleyen birtakım doğal olaylar zincirinin sonucunda oluşmaktadır. Taşlaşmış ormanların oluşumunu üç aşama açıklamak mümkündür.
İlk adım,
geçmiş jeolojik zamanlarda doğal süreçler sonucunda devrilen/ölen ağaçların çürümemesi için atmosferik etkilerden uzak kalması gerekir. Bu durum çoğunlukla volkanlardan çıkan silt, kül ve çamur gibi akıntıların (laahar) ölen ağaçların üzerlerini örtmesi ile gerçekleşir. Laahar akıntısı olarak ifade edilen bu
akıntılar ağaç kalıntılarını kilometrelerce sürükleyerek eğimin azaldığı yerde 3-6 metre kalınlığındaki çamur ile kaplar ve atmosferik etkilerle bağlantısını keserek çürümesini engeller. Günümüzde taşlaşmış ormanların daha çok yatay veya yataya yakın konumda olması laahar akıntısıyla sürüklendiğini gösterir ve laahar akıntısının yönü hakkında fikirler sunar.
İkincil adım,
çoğunlukla volkanizmanın aktif olduğu bölgelerin çevrelerinde görülen demir, magnezyum, kuvars gibi eriyik mineral barındıran suların üzerleri tortulla örtülü ağaç kalıntılarının bulunduğu alanı kaplaması ya da laahar akıntısı ile ağaç kalıntılarının eriyik mineral barındıran göllere taşınması gerekir. Çünkü su geçirgen özelliği sebebiyle ağacın ahşap şeklini koruyacak oksijeni azaltarak ağacın çürümesine engel olur ve organik madde ile minerallerin değişimini kolaylaştırır.
Üçüncül adım,
ağaç kalıntılarının üzerlerini kaplayan eriyik mineral barındıran suların yerin altına doğru sızıp ağacın mikro gözenekli yapısından ağacın içine doğru nüfuz etmesiyle başlar. Ağacın içine nüfuz eden bu eriyik mineraller ağacın hücre çeperlerinde birikirken ağacın içindeki organik maddeler çözünme yoluyla uzaklaştırılır. Zamanla hücre içi ve hücreler arası boşluklar kısmen ya da tamamen eriyik minerallerle doldurulur ve böylece 3 boyutlu mükemmel bir kalıp oluşarak taşlaşma gerçekleşir. Taşlaşmış ormanların günümüze kadar ulaşabilmesi üzerlerinin zamanla tortullarla kaplanması gerekir. Tortullarla kaplanma çoğunlukla volkanların çevresinde tüflerle gerçekleşir.
Sonuç ve Önerileri
Manisa ilinin Osmancalı köyü dünyada nadir olarak görülen taşlaşmış ormanları barındırmaktadır. Bu alandaki taşlaşmış ormanlar günümüzden yaklaşık 16-21 milyon yıl önce jeomorfolojik, jeolojik ve klimatolojik süreçlerin birbiriyle ilişkisi sonucunda oluşmuştur. Yuntdağı volkanizmasının aktif olduğu bir dönemde ortaya çıkan laahar akıntıları ağaçları akıntı yönünde devirmiş ve devrilen ağaç gövdelerinin bulunduğu alana silisli sular yerleşmiştir. Alanda bulunan silisli sular ağacın mikro gözenekli yapısından hücre çeperlerine doğru nüfuz etmiş ve ağacın içindeki organik maddeleri dışarı atarak taşlaşmıştır. İlerleyen dönemlerde gerçekleşen volkanik aktivite sonucu ortaya çıkan tüflerle üzerleri kapanarak günümüze kadar ulaşmıştır. Taşlaşan ağaçlar yine jeomorfolojik, jeolojik ve klimatolojik süreçlerin birbirleriyle ilişkisi sonucunda yüzeylenmiştir. Yüzeylenen ağaç gövdelerinin bulunduğu alanın kırık hattı olması, akıntılarla çevresine göre alçak alanlara toplanması bunun göstergesidir. Alandaki taşlaşmış ağaçlar metrelerce kalın istifler içerisinde laahar akıntısına paralel olarak yatay konumlu halde görülmektedir. Gelişmiş dik kök ve gövdelere rastlanılmamaktadır.
Dünyada taşlaşmış ağaçların bulunduğu bölgeler jeopark statüsü altında korunmakta ve çevresindeki doğal ve kültürel çekiciliklerle birlikte sergilenerek turizm faaliyetleri için önemli destinasyonu oluşturmaktadır. Bunun en yakın örneğini oluşum dönemleri ve koşulları birbirine benzeyen Yunanistan’ın Midilli adasındaki Lesvos fosil ormanlarıdır. Lesvos fosil ormanlarındaki taşlaşmış ağaçlar boyutlarıyla, formlarıyla, korunmaları ile dünyadaki önemli taşlaşmış ormanlar arasında yer almakta ve çevresindeki kültürel çekiciliklerle önemli jeoturizm destinasyonunu oluşturmaktadır.
Osmancalı köyündeki taşlaşmış ormanlar dünyadaki örnekleriyle hatta daha dar çerçevede Lesvos fosil ormanlarıyla karşılaştırıldığında boyutları ve formları açısından önemli düzeyde olduğu görülür. Ancak hem dünya örneğinde hem de ülke örneğindeki taşlaşmış ormanlarla karşılaştırıldığında korunmuşluk açısından zayıftır. Bu durumda taşlaşmış ağaç gövdelerinin parçalanmasına, tahrip edilmesine yol açmıştır. Nitekim hem arazi çalışmalarında hem de yerel halkla yapılan görüşmelerde taşlaşmış ağaçların evlerin inşasında kullanıldığı, birçok insan tarafından satılmak suretiyle alındığı, tarım alanı ve göletler oluşturmak suretiyle parçalandığı görülmüştür. Bu durum taşlaşmış ormanların tahribatının beşerî etkenlerle bilinçli veya bilinçsiz şekilde gerçekleştiğini göstermektedir. Bunun yanı sıra yüzeylenen ağaç gövdeleri günlük sıcaklık farklarına bağlı genleşmekte, yağışlarla birlikte aşınmakta, yer çekimi doğrultusunda taşınmaktadır. Başka bir ifadeyle doğal süreçlerle de bozulmaktadır.
Osmancalı köyündeki taşlaşmış ormanların turizm destinasyonu olarak sunulabilmesi için öncelikle araştırma alanı jeologlar, botanikçiler, coğrafyacılar tarafından detaylı bir şekilde araştırılmalı ve analiz edilmelidir. Daha sonraki süreçte alanda kazı çalışmaları yapılarak bütünlüğü ve formları korunmuş taşlaşmış ağaçlar gün yüzüne çıkarılmalı, çevresindeki beşerî ve fiziki destinasyonlarla birlikte doğa tarihi müzesi haline getirilip dünyadaki örneklerine benzer şekilde korunarak ve sunulmalıdır.
Bunun yanında yerel halka bilgilendirici toplantılar ve sunumlar yapılarak halk bilinçlendirilmelidir. Halka rağmen değil yerel halkla birlikte bu aşamalar yürütülmelidir.
KAYNAK: Nami Yurtseven ( TÜCAUM 30. Yıl Uluslararası Coğrafya Sempozyumu)
FOTOÄžRAFLAR: EROL ÅžAÅžMAZ |
OSMANCALI KÖYÜ FOSİL ÇAM AĞAÇLIĞI - MANİSA Fotoğraf Galerisi
| | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | |
|
|