Üsküdar Kuzguncuk’ta aynı sokak üzerinde sıralanan cami, kilise ve sinagog görenlerin ilgisini çekiyor. 3 inancın bir arada yaşandığı Kuzguncuk, hoşgörü kültürüyle ön plana çıkıyor. Cami ile kilisenin neredeyse aynı bahçede olduğu hoşgörü semtindeki bu manzara ise havadan görüntülendi.
Üsküdar’da günümüzden 70 - 80 yıl önce Yahudi, Rum ve Ermeni vatandaşların çoğunluğu oluşturduğu Kuzguncuk, artık Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu bir mahalle haline geldi. 1492 yılından sonra İspanya’da gördükleri zulüm üzerine Osmanlı topraklarına gelen Yahudilerin yerleştiği ilk mahallelerden biri olan Kuzguncuk, daha sonra Rum, Ermeni ve Türklere ev sahipliği yaptı.
1940’lı yıllarda hala gayrimüslim vatandaşların çoğunluğu oluşturduğu Kuzguncuk’ta bugün, üç dini inancı simgeleyen ibadethaneler birlikte yaşama kültürünün sembolü olarak hala ayakta duruyor. Üstelik bu ibadethaneler aynı cadde üzerinde yan yana duran konumlarıyla, İstanbul’a özgü hoşgörü anlayışını gözler önüne seriyor.
Sahil tarafından İcadiye Caddesi’nin hemen başında bulunan Bet Yaakov Sinagogu’nun yapılışı 1878 olarak bilinse de, Kuzguncuk’ta Yahudi varlığı, İspanya’nın birleşmesiyle soykırıma uğrayan Yahudilerin Osmanlı topraklarına ilk kez gelmeye başladığı 1492 yılına kadar dayanıyor. Öyle ki Kuzguncuk, Osmanlılara sığınan Yahudilerin yerleştiği ilk yerlerden biri olarak biliniyor. Sinagogun yaklaşık 50 metre ilerisinde, Kuzguncuk Çarşı Caddesi üzerindeki Surp Krikor Lusaroviç Kilisesi’nin ibadete açıldığı tarih ise kayıtlarda 1835 yılı olarak görünüyor. Her iki ibadethanenin de hizmete açıldıktan sonra tadilatlardan geçtiği biliniyor.
Kuzguncuk Mahallesi’ni birlikte yaşama kültürünün bir örneği haline getiren Kuzguncuk Camii’nin ise mahallede Müslüman nüfusun iyice artmaya başladığı 1950’li yıllarda hizmete girdiği belirtiliyor. 1952’de ibadete açılan cami, günümüzde hemen bitişiğinde bulunan Surp Krikor Lusaroviç Kilisesi’nin o günkü bahçesine inşa edilmiş durumda. Hatta caminin yapımı öncesinde, kilisenin papazı dahil Hıristiyan ve Yahudi vatandaşların, Müslüman komşularının ibadet edebilmeleri için caminin yapımına ciddi maddi ve manevi katkıda bulundukları belirtiliyor.
SURP KRİKOR LUSAVORİÇ ERMENİ KİLİSESİ:
lk ahşap kilise Patrik Isdepanos II. zamanında, hassa mimarı Hovhannes Amira Serveryan’ın hayırseverliğiyle inşa edilmiştir. Boğos Ağa Şalcıyan tarafından ise 1861’de yeniden inşa edilmiştir. Kuzguncuk İskelesi’nin karşısında bulunan Kilise’nin Beşiktaş’taki Surp Asdvadzadzin kilisesine benzer bir kubesi vardır. Ancak Beşiktaş’taki kiliseden farklı olarak dıştan belirgindir. Mihrabın arka tarafında çift katlı ve kubbeli bir çan kulesi vardır. Mihrabın ön kısmında yer alan ceviz ağacından yapılma trabzanların üstünde bulunan çiçek ve yaprak bezemeleri dönemin saray kerestelerinin tedarikçisi Kalust Ağa Kemhacyan tarafından yapılmıştır. Kutsal Sofra’nın iç kısmı kubbeli ve altın kaplamadır.
Kilise’nin iç kısmına 1967’de bezemeler eklenmiştir. Avluda ise 1910 tarihli bir çeşme bulunur.
Kilise 2005 yılında bir onarım görmüş ve Patrik Mesrob II. eliyle kutsanarak yeniden ibadete açılmıştır.
Kuzey duvarının yanına Kilise’nin vaizi Episkopos Hovhannes Setyan (1800-1875) defnedilmiştir.