İstanbul Suriçi Saraçhane Kalenderhane Mahallesi Şehazde Camii avlusunda 1548 tarihinde Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Şehzade Külliyesi’nin haziresi alanında önemli beş türbe bulunmaktadır. Rüstem Paşa Türbesi, kesme küfeki taşından, sekizgen planlı, tek kubbeli bir yapıdır.
TÃœRBENÄ°N BANÄ°SÄ°:
Damat Rüstem Paşa, 1500 yılında doğmuş, 10 Temmuz 1561 tarihinde vefat etmiştir. Sultan I. Süleyman saltanatı döneminde 28 Kasım 1544-6 Ekim 1553 ve 29 Eylül 1555-10 Temmuz 1561 tarihleri arasında sadrazamlık yapmıştır. Rüstem Paşa, yaklaşık 1500 yılında Hırvat asıllı Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak Saraybosna yakınlarında olan ya Butmir ya da Sarajevsko Polje adlı bir köyde doğmuştur. Ailesinin adının Opuković veya Cığaliç olduğu bildirilmektedir. Babası Mustafa Bey olup Kaptan-ı Derya Sinan Paşa ve Nefise adlı iki kardeşi olduğu bilinmektedir. Genç yaşta İstanbul'a getirilip devşirilen Rüstem Paşa Enderun'da eğitim gördü. Enderundan rikab ağalığı ile çıktı. 1526 Mohaç Muharebesi'ne silahtar olarak katıldı. Bu seferden döndükten sonra birinci imrahor görevine tayin edildi. Üstün yetenekleri dolayısıyla Sultan Süleyman'ın gözüne girdi. Önce Diyarbakır beylerbeyi oldu. Sonra Anadolu Beylerbeyliği'ne nakledildi. 1539'da üçüncü vezir olarak görevlendirildi. Üçüncü vezir iken 26 Kasım 1539'da Şehzade Cihangir ve Şehzade Beyazıt'in sünnet düğününde Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan ile evlendi. Bu nedenle 'damat' sıfatıyla anılır. 1544'de Hadım Süleyman Paşa'nın azledilmesi üzerine yerine getirilmesi beklenen ikinci Vezir Deli Hüsrev Paşa'yı Hürrem Sultan'ın emriyle birbirine düşürdü ve ardından Kanuni Sultan Süleyman hem Hüsrev Paşa'yı hem de Hadım Süleyman Paşa'yı azledip sadrazamlığa Rüstem Paşa'yı getirdi.
Hürrem Sultan ve kızı Mihrimah Sultan bir olup Şehzade Mustafa'nın idamına ortam hazırladı. Kanuni, Şehzade Mustafa'yı öldürttükten sonra yeniçerilerin ayaklanma çıkarabileceği korkusuyla Rüstem Paşa'yı azletti (1553) ve yerine Kara Ahmet Paşa'yı getirdi.
Ancak Hürrem Sultan ile Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa'yı sadrazamlığa tekrar getirebilmek için çalıştılar. 29 Eylül 1555 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman basit bir bahaneyle Kara Ahmet Paşa'yı Divan-ı Hümayun'un ortasında idam ettirdikten sonra Rüstem Paşa tekrar sadrazam oldu. 10 Temmuz 1561 İstanbul'da ölümüne dek sadrazamlık görevini sürdürdü. Cenazesi Şehzade Camii bahçesindeki türbesinde gömülüdür. Kısa dönemde devlet hazinenin doldurulmasına önem vermiş, bunun uzun dönemde nelere sebep olacağını düşünememiştir. Örneğin önce hass-ı hümayun ve sonra diğer hasları iltizam suretiyle işletmesi hazineye büyük gelir sağlamıştır; ama bu, toprakları işleten mültezimlerin toprakların verimliğini artırmak hatta aynı seviyede tutmak için yatırım yapmamalarına ve böylece zamanla tarım topraklarının verimliğinin kaybolmasına neden olmuştur. İltizam satışlarında bir rüşvet şekli olan komisyon verilmesinin yaygınlaşması; hazineyi doldurmak için bahşiş, peşkeş vb. isimler takılan bir çeşit rüşvet alıp ve verilmesi usul haline getirmiştir. Bu türlü yolsuz kazanç kazanma ile kendi şahsi servetini de büyük miktarlara yükseltmiştir. Bu yolsuz kazancın yaygınlaşıp alışılır görenek haline girmesi, devlet kademesinde rüşvetin yaygınlaştırılması Osmanlı İmparatorluğu'nun içine bozulma tohumlarını atmıştır.
TÃœRBE MÄ°MARÄ°SÄ°:
Kubbe doğrudan doğruya duvarların üzerine oturtulmuştur. İçerisi altlı üstlü ikişer, toplam 17 pencere ile aydınlatılmıştır. Giriş cephesinde, altta kapı, üstte pencereler bulunmaktadır. Sivri kemerli pencerelerin tümü dikdörtgen silmelerle çerçevelenmiştir. Türbenin giriş revağı, altı adet, baklava başlıklı, birbirlerine kemerlerle bağlı, beyaz mermerden sütunlarla oluşturulmuştur. Bu revağın üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Giriş kapısı dikdörtgen bir niş şeklindedir, kırmızı ve beyaz taşların alternatif olarak sıralandığı yuvarlak kemeri bulunmaktadır. İki kanatlı kapısı kündekari tekniğindedir, 16. yüzyıl ahşap işçiliğini yansıtmaktadır. Girişin üzerindeki mermer zemine celi-sülüs yazılı kitabesi yerleştirilmiştir.
Türbenin iç düzenlemesi çok detaylıdır. Süsleme bakımından oldukça zengin olan türbenin içerisi, 16. Yüz yıl çinileri ile kaplıdır. Pencere üzerinde mavi zemin üzerine beyaz renkte celi-sülüs hatla yazılmış bir friz çepeçevre dolaşmaktadır. Frizde bakara suresinin 255. ayeti ile zümer suresinin 53. ayeti yazılıdır. Kubbenin içerisinde kalem işleri yapılmıştır. Türbede Rüstem Paşa ile oğluna ait iki sanduka bulunmaktadır.