Kale milattan önce 8. yüzyılda Urartular tarafından inşa edilmiştir. Harput’un günümüze ulaşan en eski tarihi kalıntısıdır. İç kale ve dış surlar (dış kale) olmak üzere iki ayrı bölümden oluşmaktadır. Tarihi Harput şehrini surlarla çevreleyen, kuzeyde Meteris ve batıda Dağ (Dar) kapı olmak üzere iki ayrı kapısı bulunan dış surlardan sadece küçük kalıntı izleri günümüze ulaşmıştır.
Taş Kale manasındaki Harput adının kaynağı olan Kale, Harput tarihinde adı geçen bir çok uygarlığın mücadele sahası olmuştur. Bu dönemlerde Ziata Castellum ve Kharpete, Hısn-ı Ziyad adıyla anılan Kale, 1085 yılında Çubuk Bey'in Kaleyi Bizans generallerinden Phileretos'tan almasıyla Çubukoğullarının, 1115 yılında da Artuklu emiri Belek Gazi'nin hükümet merkezi olmuştur. Belek Gazi, Haçlılarla yaptığı savaşta Kudüs Kralı II. Baudouin, Urfa Kontu Jocelin de Courtenay ile Birecik Senyörü Galeran du Puiset'i ve bir çok Haçlı ordusu komutanını ve şövalyelerini esir alarak Harput Kalesi zindanlarına atmıştır.
Harput Kalesi'nin özgün bir yapı olarak günümüze kadar korunabilmesinde, Artuklu döneminde yapılan onarımların katkısı büyüktür. Harput Bölgesi ve Kalesi 1515 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresine alınmıştır. Harput İç Kale'deki kurtarma ve arkeolojik kazılarına 2005 yılında başlanılmış olup halen devam etmektedir. Kurtarma kazıları "Osmanlı Arkeolojisi" kapsamında yürütülmektedir.Bu kazılar sonucunda; mahalle mektebi, Kale Cami ve çevresindeki ticarethaneler, konutlar, atölyeler, tüneller, ve 36 m derinliğinde 100 basamaklı taş merdivenli su sarnıcı gün yüzüne çıkarılmıştır. Kale hakkında çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Rivayete göre; kalenin yapımı sırasında kuraklıktan dolayı, harcın hazırlanmasında su yerine civarda beslenen koyun ve diğer büyükbaş hayvan sürülerinden günlük sağılan sütler, tahta oyukkanallarla kale inşaatının yapıldığı alana akıtılarak, süte yumurta katılmış ve beyaz kireçle karıştırılarak Horason harcı karılmış ve elde edilen bu özel harç taşların arasına konarak Kale inşa edilmiş. Bu efsaneye istinaden Harput Kalesi, halk arasında “Süt Kalesi” olarak da anılır.
KAYNAK: KÜLTÜR TURİZM BAKANLIĞI
FOTOĞRAFLAR: EROL ŞAŞMAZ