|
|
|
HACIBEKTAŞ –HACI BEKTAŞ-I VELİ DERGAH MÜZESİ - III. AVLU -NEVŞEHİR
Asıl adı Muhammed bin Musa olan ve doğum ile ölüm tarihi kesin belli olmayan Hacı Bektaş-ı Veli’nin 1248-1337 tarihleri arasında yaşadığı sanılmaktadır. Nişaburludur. Çocukluğu ve gençliği Horasan’da geçmiş, Hoca Ahmet Yesevi ocağında felsefe, sosyal ve müspet ilimler öğrenimi görmüş ve daha sonra Anadolu’ya gelerek bugünkü Hacıbektaş ilçesinde bir dernek kurmuştur.
13. yüzyılda tamamlanmış olan Hacı Bektaş-ı Veli dergâhı, tarihsel süreç içinde birçok kere onarım görmüştür.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan restorasyon projesi ile 1958-1964 yılları arasında onarılmış, 16 Ağustos 1964 tarihinde Etnografya Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Müze binası plan bakımından üç ana bölümde incelenir.
Üçüncü Avlu:
Eskiden Hazret Avlusu da denilen bu bölüme basık kemerli, yeşil kanatlı, altılar kapısından girilir. Bu avlu içinde Atatürk Köşesi, pirevi, Balım Sultan Türbesi ve hazine bulunmaktadır.
üçüncü avlu şimdi son bir kapıdan daha geçip Hacı Bektaş Veli’nin kabrinin bulunduğu üçüncü avluya (Hazret Avlusu) doğru yürüyelim. Türbe hemen karsımızdadır. Sağda, bir zamanlar dergaha hizmet etmiş derviş mezarları sıralanır. Az ötedeki küçük türbede ise tarikata son seklini verdiğini belirttiğimiz Balım Sultan yatmaktadır. Ayni türbede, Kalender Şah’ın da mezarı bulunmaktadır. Türbeye girmeden sağ kösede bulunan silindirik mermer taşın kucaklanması, ziyaretçiler için bugün de vazgeçilmez bir gelenek. Eğer iki kolunuzla kucaklayabilirseniz, kalbinizin temiz, niyetinizin iyi olduğunun delili kabul edilir. Türbe önündeki asırlık dilek ağacı ise ziyaretçilerin en fazla ilgi gösterdiği yerlerin basında gelmektedir. Türbe, Balım Sultan’ın ölümünün ardından, 1519 tarihinde Dulkadiroğulları Beyi Şeyhsuvar Ali tarafından inşa ettirilmiştir. İçi ve duvarları kalem işi bezemelerle süslü türbenin içerisinde, orijinal kapısı ve Bektaşi hat sanatından örnekler sergilenmektedir.
Hacı Bektaş Dergahı ziyaretçiler tarafından “Pir Evi” olarak adlandırılan Hacı Bektaş Veli Türbesi’nin girişinde, dervişliğin bir üst mertebesine erişmiş “baba”ların mezarları yer alır. Kırklar Meydanı’na doğru yürürken, sağda dervişlerin Tanrı’yla baş başa kaldıkları çilehaneyi görmek isterseniz, bir hayli eğilip içeri girmelisiniz. Karanlık odada birkaç dakika yalnız kalmak ilginç bir tecrübe olabilir. Kırklar Meydani’nin solundaki yükseltide, bir zamanlar postta oturmuş ve “çelebi” olarak bilinen “bel evlatları” yatmaktadır.
Dervişlerin ayinlerde “kırklar semahı” döndüğü bu meydanda şimdi, onlardan kalan oniki köşeli teslim taşları, hiç evlenmeyip ömrünü dergaha hizmet için adayan “mücerret” (bekar) dervişlerin, mücerretliğin nişanı olarak kulaklarına taktıkları küpeler, Hz. Ali’nin ceylan derisi üzerindeki el yazısı, hat sanatının birbirinden güzel örnekleri, çerağlar, buhurdanlıklar ve Velayetname’de yazılanlara göre Hindistan’dan geldiğine inanılan Kırkbudak Şamdanı sergilenmektedir. Nihayet, sağda yer alan küçük bir kapı bizi Hacı Bektaş Veli’nin huzuruna ulaştırır. Geleneksel ziyaret, sandukanın etrafında üç kez dönerek Hacı Bektaş Veli’ye niyaz ile son bulur.
KAYNAK: KÜLTÜR PORTALI /http://emrehome.bplaced.net/alevilik/b-dergah/
FOTOĞRAFLAR: EROL ŞAŞMAZ |
HACIBEKTAŞ –HACI BEKTAŞ-I VELİ DERGAH MÜZESİ - III. AVLU -NEVŞEHİR Fotoğraf Galerisi
|  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  | |
|
|